Hakis effat
Sosyal Medyada Bizi Takip Edin!
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • Youtube

Sendikamıza Üye Olun

E-Devlet

Sendika Marşı

Sendika Tanıtım Filmi

Oleyis Tanıtım Filmi

Emek ve Emekçinin Sendikası OLEYİS 77 Yaşında

Emek ve Emekçinin Sendikası OLEYİS 77 Yaşında Bugün, Oleyis Sendikamızın 77. kuruluş yıldönümünü coşkuyla kutlamanın gururunu yaşıyoruz. Bu anlamlı gün, sadece bir kurumun uzun soluklu varlığını yüceltmekle kalmaz, aynı zamanda emeğin ve emekçinin onurlu mücadelesini kutlamak için bir vesile olarak önem kazanır. Oleyis Sendikası, emeğin ve çalışan haklarını korumak ve daha yaşanabilir, güvenli bir iş yaşamı için doğmuş olup, kararlılıkla yoluna devam etmiştir. Oleyis, sadece bir sendika değil, aynı zamanda bir mücadele örneği ve örgütlü çalışanların umudu olmuştur.  Otellerde, sosyal tesislerde, öğretmenevlerinde, yemekhanelerde ve her türlü işyerlerinde alın teri dökenlerin haklarını korumak için sağlam bir iradeyle mücadele etmiştir. "Emek" ve "emekçi" kavramları, Oleyis Sendikası'nın kuruluş ruhunda bulunmaktadır. Bu kavramlar, Oleyis için asaleti, onuru ve kararlılığı simgeler. Sendikamızın her kararı, her adımı, emeğin değerini korumaya ve emekçinin haklarını savunmaya yöneliktir. Oleyis, haklı mücadelenin sesi olmuş ve işçinin, emekçinin haklarının takipçisi olmuştur.  Bugün, Oleyis Sendikası'nın 77. yıldönümünde, geçmişte elde edilen emek mücadelesini anmak ve geleceğe dair umutlarımızı güçlendirmek için bir fırsat sunmaktadır. Oleyis, her zaman aydınlık bir gelecek için mücadele etmiş, emeğin kutsallığını korunması ve emekçilere hak ettikleri değerleri için mücadele etmiştir.  Yıllardır olduğu gibi bugün de emeğin ve emekçinin hakları için mücadelemize devam edeceğiz. Çünkü Oleyis, sadece bir sendika değil, aynı zamanda gelecek nesillere ilham verecek bir umut meşalesidir. Onlara, emeğin ve emekçinin değerini öğretecek, hakları için mücadele etmelerine teşvik edecek ve adil bir dünyanın inşası için rehber olacaktır.  Oleyis Sendikası'nın 77. yıldönümünü gururla kutlarken, Oleyis sendikası olarak emeğin mücadelesi için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Saygılarımızla Vedat BÖKE OLEYİS Genel Başkanı
Devamını Okuyun
Ok Ok
GENEL BAŞKANIMIZ VEDAT BÖKE HAK-İŞ KONFEDERASYONUMUZ TARAFINDAN DÜZENLENEN 15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK GÜNÜ’NÜN 8. YILDÖNÜMÜ ETKİNLİĞİNE KATILDI

GENEL BAŞKANIMIZ VEDAT BÖKE HAK-İŞ KONFEDERASYONUMUZ TARAFINDAN DÜZENLENEN 15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK GÜNÜ’NÜN 8. YILDÖNÜMÜ ETKİNLİĞİNE KATILDI

Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda bulunan 15 Temmuz Şehitliği’nde gerçekleştirilen programa Konfederasyon Genel Başkanımız Mahmut Arslan, Hak-İş Genel Başkan Yardımcıları Devlet SERT, Mehmet Ali Kayabaşı, Hak-İş Genel Sekreterimiz Eda Akbulut, Hak-İş Genel Sekreter Yardımcımız Hamdi Abdullah Koçoğlu, Sendikamız Genel Başkanı Vedat BÖKE, 15 Temmuz gazilerimiz ve şehit Aileleri, konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın genel başkan ve yardımcıları katıldı. Konfederasyon Genel Başkanımız Mahmut Arslan konuşmasında, FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen hain saldırının sekizinci yılına girildiğini hatırlatarak, “İşgal girişimine karşı direnen ve o gece şehit olan 252 şehidimize 2301 gazimize buradan bir kez daha minnetlerimizi şükranlarımızı arz ediyoruz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize can sağlığı diliyoruz” dedi. “15 Temmuz Bir Direniş Sembolüdür” 15 Temmuz’un Türkiye'yi işgal girişimi olduğunu ve bugüne kadar yaşanan darbe girişimlerinden çok farklı olduğunu ifade eden Arslan, “Dolayısıyla 15 Temmuz, Türkiye'yi işgal girişimine karşı bir direniş sembolüdür. O nedenle burada Türkiye'nin değişik bölgelerinden metfun olan şehitlerimiz ülkemizin işgaline karşı soylu bir direnişi temsil etmektedirler” dedi. Ülkemizi parçalayıp bölmek daha sonra da işgal etmek üzere planlanmış 15 Temmuz hain işgal girişiminin milletimiz tarafından büyük bir onurla, büyük bir haysiyetle, büyük bir mücadeleyle ortadan kaldırıldığını söyleyen Arslan, “Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere o gün milletin önünde saf tutan milletle beraber bu işgalcilere karşı dur diyen herkese şükranlarımızı arz ediyoruz” dedi. HAK-İŞ Konfederasyonumuzun işgal girişiminin anlaşıldığı ilk andan itibaren tüm teşkilatını ve milletimizi sokağa davet ettiğini ve bu işgale karşı direniş için çağrıda bulunduğunu anımsatan Arslan, “Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla beraber milletimizle birlikte HAK-İŞ’çiler meydanları doldurmuş Türkiye'nin her yerinde bu işgalci hainlere karşı canını siper etmiştir” dedi. “Ülkemizi Hainlere Teslim Etmedik” Arslan, HAK-İŞ üyeleri Celaleddin İbiş’in Genelkurmay Karargahı önünde, Genelkurmaydaki işgali durdurmak için elinde sadece Türk bayrağı varken şehit edildiğini, Ahmet Özsoy ve Ali Karslı’nın teröristlerin, işgalcilerin hedefi olan TürkSat'ı bu hainlere vermemek için canlarını feda ettiklerini, Hakan Gülşen’in ise hepimizin onuru, haysiyeti olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesini savunurken şehit olduğunu söyledi. Arslan, gazilerimizin de hainlerin kurşunlarına hedef olduğunu anımsatarak, “Gazilerimizle ve şehitlerimizin mücadeleleriyle bu ülkeyi hainlere teslim etmedik” dedi. Genel Başkanımız Arslan, HAK-İŞ’in “15 Temmuz’u Unutmadık, Unutmayacağız, Unutturmayacağız” düsturuyla hareket ettiğini belirterek, “Bu işgal girişimine karşı milletimizin duruşu ve bu alçakların, hainlerin yenilmesi onlarla birlikte bütün emperyalist güçlerin yenilmesi Türk tarihi için çok önemli bir kilometre taşıdır” dedi. “Bu topraklarda vatan olarak, bu topraklarda bağımsız, özgür bir devlet olarak yaşamanın ağır bedellerini biliyoruz” diyen Arslan, “Bunları ödeyerek geldik. 15 Temmuz bu bedellerin en sonuncusudur. Ama bundan sonrası da olacaktır. Bundan sonra da hainlerin, alçakların, ihanet şebekelerinin, işgalcilerinin hedefi olacağımızı unutmayalım. Varsın birileri 15 Temmuz'u kurgulanmış bir darbe olarak söylesinler. Biz bu ülkede var olmaya, bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü, bağımsızlığını, özgürlüğünü korumaya bundan sonra da devam edeceğiz. Bize düşen bu toprakları onurlu bir şekilde savunmak, onurlu bir şekilde bu topraklarda birlik, beraberliğimizi devam ettirmektir” dedi. Konfederasyonumuz HAK-İŞ’in 15 Temmuz işgal girişiminin püskürtülmesinin ardından Türkiye'nin her yerinde demokrasi nöbetleri gerçekleştirdiğini anımsatarak, teröristlerin yargılama sürecinde de HAK-İŞ’in etkin olarak sürece müdahil olduğunu ifade etti. Yargılama sürecinde yaşananlara da işaret eden Arslan, “Bu alçaklar, bu hainler asla ve asla pişman değiller. Tam tersi ellerine fırsat geçtiği gün katliamlarına devam edecekler. Onun için milletimizi buradan uyarıyoruz” dedi. “Türkiye Cumhurbaşkanımızın Liderliğinde Hainlere Asla Geçit Vermeyecek” Arslan, hain terör örgütünün hedefinde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğunu belirterek, “Sayın Cumhurbaşkanımızı yedirtmedik. Bundan sonra da yedirtmeyeceğiz inşallah. Çünkü o bu darbeci hainlerin bu işgalcilerin karşısında yegâne duran liderdi. Onun için Allah ona uzun ömürler versin. Onun liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu hainlere asla geçit vermeyecek” dedi. “Hainlere Karşı Uyanık Olmalıyız” Şehitlerimize ve gazilerimize bir kez daha minnet ve şükran duygularını ileten Arslan, “Bu ülkenin sorunları olabilir. Ülkemiz içerisinde yaşanan bazı gerginlikler olabilir. Zaman zaman yaşadığımız tartışmalar olabilir. Ama bugün birlik ve beraberlik gününde hepimiz ortak hedefimiz olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ilelebet payidar kılmak için aramızdaki küçük sorunları bir kenara bırakmalıyız. Bu hainler başta Pensilvanya'daki terörist başı olmak üzere uyumuyorlar. Ülkemiz için hesaplarını devam ettiriyorlar. Bu hainlere karşı biz de uyanık olmalıyız” dedi. Arsan, “15 Temmuz ülkemizi işgal girişimini Unutmadık, Unutmayacağız ve Unutturmayacağız. Rabbim bize bir daha 15 Temmuz gibi ihanetleri, 15 Temmuz gibi işgal girişimlerini yaşatmasın. Milletimizin birlik, beraberlik, bütünlük içerisinde ilelebet bu topraklarda özgür bir cumhuriyet olarak yaşamamızı nasip etsin. Tekraren başta 15 Temmuz şehitlerimiz olmak üzere bu ülkenin bekası için geleceğimiz için topraklarımızın bütünlüğünü savunmak için içeride ve dışarıda asayiş görevini yerine getirirken kaybettiğimiz bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Bütün gazilerimize bir kez daha şükranlarımızı arz ediyoruz” dedi. Konuşmaların ardından Genel Başkanımız Mahmut Arslan ve Genel Başkan Yardımcılarımız 15 Temmuz şehitlerimizin kabirleri başında dualar ederek, karanfil bıraktılar. Şehit aileleri ile sohbet ederek bir kez daha başsağlığı dileğinde bulundular. Şehitlerimizin Kabri ve Ailesine ziyaret Genel Başkanımız Mahmut Arslan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile birlikte, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Türksat'ta şehit düşen üyemiz Ahmet Özsoy için mezarı başında yapılan anma törenine katıldı. Anma törenine Genel Başkanımız Mahmut Arslan, Genel Başkan Yardımcımız Mehmet Ali Kayabaşı, Genel Sekreter Yardımcımız Hamdi Abdullah Koçoğlu, Türksat Genel Müdürü Hasan Hüseyin Ertok, Sivil Havacılık Genel Müdürü Kemal Yüksek, Öz İletişim-İş Sendikamız Genel Başkanı Semih Aydıner katıldı. Bağlum’daki anma töreninin ardından Genel Başkanımız Mahmut Arslan, 15 Temmuz gecesi şehadet mertebesine ulaşan üyemiz Hakan, Lütfi Gülşen ve Mehmet Gülşen’in Kızılcahamam’da bulunan 15 Temmuz Şehitliği’ni ve ardından anneleri Muzaffer Gülşen’i evinde ziyaret etti.
Devamını Okuyun
Ok Ok
HAK-İŞ, TÜRK-İŞ VE DİSK’TEN ORTAK AÇIKLAMA: “İNSAN ONURUNA YAKIŞIR BİR YAŞAM TALEP EDİYORUZ”

HAK-İŞ, TÜRK-İŞ VE DİSK’TEN ORTAK AÇIKLAMA: “İNSAN ONURUNA YAKIŞIR BİR YAŞAM TALEP EDİYORUZ”

HAK-İŞ, TÜRK-İŞ ve DİSK vergide adalet, enflasyon ve asgari ücret başta olmak üzere 10 maddeden oluşan ortak bir açıklama gerçekleştirdi. Basın açıklamasına HAK-İŞ Genel Başkanımız Mahmut Arslan, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı ve Sendikamız Genel Başkanı Devlet Sert, HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Halil Çukutli, HAK-İŞ Genel Sekreteri Eda Akbulut, TÜRK-İŞ ve DİSK yönetim kurulu üyeleri, uzmanlar ve basın mensupları katıldı. Açıklamada şunlara değinildi: Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon, gelir dağılımında ve vergide adaletsizlik, işsizlik, güvencesiz ve kayıt dışı istihdam, iş kazaları ve meslek hastalıkları gibi kronik sorunlar başta işçiler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin yaşam şartlarını daha da ağırlaştırmaktadır.  Ücretlerden vergilere, sendikal haklardan iş güvencesine, kıdem tazminatından iş sağlığı ve iş güvenliğine, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden sendikal örgütlenmenin önündeki engellere, sosyal güvenlikten halen uygulanmakta olan ekonomi politikalarına kadar çalışanlar tam bir çıkmaz içindedir.  Son yıllarda giderek büyüyen gelir ve servet eşitsizliği, toplumsal sorunlarımızın da temel nedenini oluşturmaktadır. Mevcut ekonomik ortamda emekçilerin alım gücü her geçen gün daha da zayıflamaktadır. Ücretleri enflasyonun sebebi gören yaklaşım kabul edilemez. Ücretli çalışanlar enflasyonun nedeni değil mağdurudur.  Üç İşçi Konfederasyonu olarak “insan onuruna yaraşır bir yaşam ve adil paylaşım” için hükümetten taleplerimizi ve önerilerimizi bir kez daha yineliyoruz:   1-Vergide Adalet İstiyoruz Ücretlerin vergilendirilmesinde mevcut tarife ve artan oranlar çalışanları mağdur etmektedir. Ücretliler için düzenlenen gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi 2024 yılı için 110 bin TL olarak belirlenmiştir. 2002 yılında brüt asgari ücret 222-TL ve gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı 3.800-TL iken; gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı asgari ücretin 17 katıydı. Bu oran 2010 yılında 12 katına, günümüzde ise 5,5 katına kadar gerilemiştir. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde Mart ayında ikinci vergi dilimine girmekte, yılda bir buçuk aylık ücretini vergi olarak ödemektedir.   Vergi dilimleri başlangıcının düşük ve sonrasında tarife aralığının dar olması nedeniyle, bu durum işçinin eline geçen net tutarın ve satın alma gücünün azalmasına, refahının düşmesine neden olmaktadır. Bu sistem adil değildir. Hayat pahalılığının dar ve sabit gelirli kesimleri daha da zorladığı bu şartlarda sürdürülebilir de değildir. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Vergi sistemi, gelir adaleti dikkate alınarak yeniden düzenlenmeli, aile yükümlülükleri esas alınarak farklılaştırılmalıdır.   Gelir vergisi tarifesinin ilk basamağının, geçmiş yıllarda olduğu gibi, yıllık asgari ücret brüt tutarı toplamının (fazla mesai, yol, yemek, yakacak yardımları gibi ek menfaatler de dikkate alınarak) bir miktar üzerinde tespit edilmesi, diğer vergi tarifesi oranlarının da ilk dilim esas alınarak çalışan lehine güncellenmesi gerekmektedir. Asgari ücret istisnası vergiden değil, matrahtan indirim yöntemiyle uygulanmalıdır. Mevcut uygulamada asgari ücret vergi dışı bırakılmasına rağmen ücretliler aleyhine sonuca yol açmıştır.  Vergi matrahı -eskiden olduğu gibi- ücretli çalışanların lehine farklılaşmalı asgari ücret sonrası ilk vergi basamağı için uygulanacak oran da yüzde 10 olmalıdır.  İşçiler hem kaynaktan kesilen doğrudan vergiler hem de harcamalar yoluyla dolaylı vergi ödemeleri nedeniyle çifte vergilendirmeye tabi tutulmaktadır. Bu kapsamda, çalışanlar üzerindeki doğrudan ve dolaylı vergiler azaltılmalıdır. Bu kapsamda, ailesiyle birlikte yaşamını sürdürmesi için yaptığı temel ve zorunlu harcamaları (eğitim, sağlık, kira, ulaşım vb.) ödenen gelir vergisinden istisna tutulmalıdır. Harcamalarında ağırlıklı yer kaplayan doğalgaz, elektrik, su, ulaşım ve iletişim hizmetleri tüketiminden alınan KDV yüzde 1’e düşürülmelidir. Temel tüketim mallarından alınan KDV sıfırlanmalıdır. Öte yandan, işverenin sosyal güvenlik primi düşürülmüş ve buradan doğan milyarlarca liralık gelir kaybı Hazine tarafından karşılanmaktadır. Ancak işçilerin sosyal güvenlik priminde bir indirim yapılmamıştır. Sosyal devletin koruyucu vasfı öncelikle düşük gelirli olan ücretli çalışanlar için olmalıdır.  İşverenlere sağlanan sosyal güvenlik prim desteğinin benzeri bir destek işçilere de verilmeli ve işçilerin sosyal güvenlik haklarında bir kayıp yaratmayacak şekilde işçi SGK prim payının 5 puanı bütçeden karşılanmalıdır. Böylece işçilerin milli gelirden hak ettikleri payı almaları sağlanmalıdır.    2-Enflasyonla Mücadele Ücretleri Düşük Tutarak Sağlanamaz.   TÜİK, Haziran ayı enflasyon oranını yüzde 1,64, altı aylık enflasyonu da yüzde 24,7 olarak açıklamıştır. İşçi, memur ve emekli maaşları bu zam oranları dikkate alınarak artırılmaktadır. Ancak bu kesimlerden önemli bir bölümü bu açıklanan oranları dahi alamamaktadır.  Kaldı ki; açıklanan enflasyon ile yaşanan enflasyon arasında büyük bir fark vardır. İşçinin elde ettiği gelirle zorunlu temel ihtiyaçlarını karşılamasının mümkün olmadığı bu dönemde, emekçilerin başta gıda olmak üzere temel harcama kalemlerindeki artış oranları ile TÜİK enflasyon oranı arasında ciddi bir fark ortaya çıkmaktadır. Açıklanan enflasyon rakamlarına göre söz konusu zam oranları henüz ücretlere ve maaşlara yansımamışken elektrik fiyatına yüzde 38 zam yapılmıştır. Elektrik fiyatına yapılan zammı akaryakıt zammı takip etmiştir. Akaryakıt fiyatlarında yaşanan artışın akabinde hammadde ve nakliye maliyetlerinde yaşanacak artışa bağlı olarak birçok temel tüketim maddesi fiyatlarının da artması beklenmektedir.  Dar ve sabit gelirli henüz zamlı maaşını alamadan, yaşamını sürdürmek için yapması zorunlu olan tüm harcama kalemlerine zam gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, dar ve sabit gelirlinin alacağı zam daha cebine girmeden satın alma gücünü yitirmiş olmaktadır.   Bu nedenle, ücretleri enflasyonunun temel nedeni olarak gören yaklaşım terk edilmeli, bilimin ışığında enflasyonla mücadele edilerek fiyat artışlarının önüne geçilmesi sağlanmalıdır. Çalışan kesimin yoksullaşması pahasına bir ekonomi politikası sürdürülmemelidir.   3-Asgari Ücret Acilen Artırılmalıdır Ülkemizde kayıtlı çalışanların yarısına yakını asgari ücret seviyesinde gelir elde etmektedir. Asgari ücrete yapılacak artış diğer bütün ücret seviyelerine yapılacak zam oranlarını da etkilediğinden bütün işçileri doğrudan ilgilendirmektedir. İstisnai olması gereken asgari ücret artık ortalama ücret haline gelmiştir. Enflasyonu yükselteceği iddia edilerek asgari ücrete zam yapılmamasını işçilerin kabul etmesi mümkün değildir.  Ülkedeki yüksek enflasyonun sebebi dar ve sabit gelirli işçiler değildir. Yüksek enflasyonun sebebi, hızla artan döviz kuru, dışa bağımlı üretim gibi nedenler başta olmak üzere sermayenin bitmek bilmeyen kâr hırsıdır. Enflasyonun yükselmesinde hiçbir sorumluluğu olmayan işçilerin enflasyonu düşürmek için fedakârlık etmesi beklenmemelidir. İşçiler enflasyonun nedeni değil, mağdurudur. Açlık sınırı altında kalan asgari ücrete Temmuz ayından geçerli olmak üzere zam yapılması gerekmektedir.    4-Kamuda Ücret Dengesizliği Sona Erdirilmelidir Nitelikli ve kıdemli işçiler asgari ücretin çok az üzerinde ücret alır hale gelmiştir. Özellikle kamuda ücret farklılığı had safhadadır. Bu kapsamda oluşan ücret dengesizliği sona erdirilmelidir.    5-En Düşük Emekli Aylığı Asgari Ücret Tutarında Olmalıdır Ülkemizde hem emekli olabilmek hem de emekli olarak insanca bir yaşam sürmek giderek zorlaşmaktadır. Milyonlarca emekli ve hak sahibi asgari ücretin çok altında aylık ve gelir elde etmektedir. Geçmiş yıllarda sosyal güvenlik mevzuatında yapılan değişikliklerle yaşlılık aylığının hesaplanmasına ilişkin hükümler yeniden düzenlenmiştir. Yaşlılık aylığı bağlama oranları düşürülmüş ve güncelleme katsayısı azaltılmıştır. En düşük emekli aylığının hazine desteği ile 10 bin lira olması bu durumun vahametini göstermektedir.  En düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesinde olması gerekmektedir. Emekli aylıkları arasındaki dengesizliğin giderilmesi için intibak düzenlemesi yapılmalı, aylık bağlama oranları eski düzeyine çekilmeli, emekli aylıkları hesaplanırken ve arıtılırken büyümenin tümü hesaba katılmalıdır. 6-Sendikal Örgütlenmenin Önündeki Engeller Kaldırılmalıdır Sendikal hakların kullanımının önündeki engeller varlığını sürdürmektedir. Mevzuatımızda yer alan düzenlemelere rağmen sendika üyeliğinden dolayı işçilerin kitlesel olarak işten çıkarılmasının önüne geçilememektedir. Toplu iş sözleşmesi sürecinin etkin işlememesi, yetki davaların uzun sürmesi, işverenlerinin yetki itirazlarının yetki tespitinde bekletici sebep sayılması nedeniyle işçilerin toplu iş sözleşmesine kavuşmaları gecikmekte; hatta bazı durumlarda mümkün olmamaktadır.  Grev hakkı özgürce kullanılamamaktadır.  Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) normlarına uygun bir çalışma mevzuatına ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Bu konuda sosyal tarafların beklentilerini karşılayacak bir düzenleme hayati önemdedir.    Ülkemiz çalışma hayatının en önemli sorunlarının başında sendikalaşma oranlarının düşük seviyelerde olması gelmektedir. Sendikal örgütlenmenin önünde yasal ve idari engellemeler bulunmaktadır. Son yayımlanan istatistiklere göre yaklaşık 17 milyon sigortalı işçinin sadece yüzde 15’i sendikalıdır. Ayrıca toplu sözleşmeden yararlanma oranı da giderek düşmekte ve kayıtlı işçilerin yalnızca yüzde 10’u toplu iş sözleşmesinden yararlanmaktadır. Özel sektörde bu oran yüzde 5’lere kadar gerilemektedir. Emekçilerin haklarının güçlendirilmesi için sendikalaşma önündeki engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz. Kayıtdışı istihdamla mücadele etmenin en etkin yolu sendikal örgütlenmenin artırılmasıdır. Çalışanların sendikal haklarını işten atılma ve mobbing endişesinden uzak bir şekilde özgürce kullanabilecekleri hukuki düzenlemelerin yapılması zorunludur. Güçlü bir iş güvencesi sistemi ülkemizde sendikalaşma oranını artıracak ve sendikal hakların kullanılmasını kolaylaştıracaktır. Neticesi tazminata bağlı olan iş güvencesi yerine, iş ilişkisini ayakta tutmayı önceleyen mutlak bir iş güvencesi talebimizi yineliyoruz.  Sendikal nedenler ve farklı gerekçelerle işten çıkarmalar ve baskılar son bulmalıdır.   7- 696 Sayılı KHK kapsamı dışında bırakılan Kamu Taşeron İşçileri Daimi Kadroya Geçirilsin 696 sayılı KHK’nın kapsam dışında tuttuğu işçiler ile 696 sayılı KHK’nın yürürlüğe girmesinin ardından taşeron firmalarda istihdam edilmeye başlamış olan işçilerin de sürekli işçi kadrosuna geçirilmesi ve bu yolla kamuda taşeron uygulamasına tamamıyla son verilmesi, yerel yönetimlerde işçilerin de hiçbir ayrım olmadan kamu işçisi statüsüne geçirilmesi için gerekli mevzuat değişikliklerinin gerçekleştirilmesini talep ediyoruz.    8-Tasarruf Tedbirleri Gerekçesiyle Çalışanların Hakları Aşındırılmasın Kamu kaynaklarının israf edilmemesi,  hukuksuz, usulsüz ve kamu yararına olmayan harcamaların sona erdirilmesi doğru olsa da tasarruf adı altında işçinin emeğinin karşılığı olarak hak ettiği ücreti ve sosyal hakları yönünden bir sınırlandırmaya gidilmesi kabul edilemez.    9- İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları İnsan onuruna yakışır iş için, çalışma ortam ve koşullarını iyileştiren, ölümlü iş kazalarını ve meslek hastalıklarını azaltan ve süreç içinde ortadan kaldırmayı hedefleyen bir yaklaşım esas alınmalıdır. Bunun için kamusal bir işçi sağlığı ve iş güvenliği alanı yaratmak için bütünlüklü bir sistem gerekmektedir.   10-Çalışma Hayatında Ayrımcılık Son Bulmalıdır ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi ülkemiz tarafından da onaylanmalı ve etkin bir biçimde uygulanmalıdır. İşçi sınıfının önündeki bu engellere ve işçilerin yaşadığı bu sorunlara karşı üç işçi konfederasyonu olarak bizlerin ortak tutum alması ve geçmişte olduğu gibi birlikte hareket etmesi hem bir sorumluluk hem de üyelerimize karşı bir görevdir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. Ergün ATALAY   TÜRK-İŞ Genel Başkanı   Mahmut ARSLAN   HAK-İŞ Genel Başkanı Arzu ÇERKEZOĞLU   DİSK Genel Başkanı
Devamını Okuyun
Ok Ok
GENEL BAŞKANIMIZ VEDAT BÖKE KKTC KAMU-SEN GENEL KURULUNA KATILDI

GENEL BAŞKANIMIZ VEDAT BÖKE KKTC KAMU-SEN GENEL KURULUNA KATILDI

GENEL BAŞKANIMIZ VEDAT BÖKE KKTC KAMU-SEN GENEL KURULUNA KATILDI Genel Başkanımız Vedat BÖKE, 28 Haziran 2024 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kamu-Sen Sendikasının 29. Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Genel Kurula, Konfederasyonumuz HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın yanı sıra, Genel Başkanımız Vedat Böke , KKTC Kamu-Sen Genel Başkanı ve HAK-İŞ KKTC Temsilcisi Metin Atan ve Yönetim Kurulu üyeleri, Siyasi ve Sivil Toplum Temsilcileri, Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın genel başkan ve yöneticileri ve KKTC Kamu-Sen Sendikamızın delegeleri katıldı. KKTC Kamu-Sen Sendikamızın 29. Genel Kurulu hayırlara vesile olmasını diliyoruz.
Devamını Okuyun
Ok Ok
KONFEDERASYONUMUZ HAK-İŞ'TEN VERGİ VE SOSYAL POLİTİKALAR RAPORU

KONFEDERASYONUMUZ HAK-İŞ'TEN VERGİ VE SOSYAL POLİTİKALAR RAPORU

KONFEDERASYONUMUZ HAK-İŞ'TEN VERGİ VE SOSYAL POLİTİKALAR RAPORU HAK-İŞ Akademi tarafından alanında uzman hocalara hazırlatılan “Refahın Adil Paylaşımında Vergi ve Sosyal Politikalar Raporu” düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna tanıtıldı. Genel Başkanımız Vedat BÖKE, HAK-İŞ Genel Merkezinde 26 Haziran 2024 tarihinde gerçekleştirilen “Refahın Adil Paylaşımında Vergi ve Sosyal Politikalar Raporu” tanıtım toplantısına katıldı. Gerçekleştirilen toplantıya HAK-İŞ Genel Başkanımız Mahmut Arslan başta olmak üzere, HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcılarımız Yunus Değirmenci, Devlet Sert, Halil Çukutli, Mehmet Ali Kayabaşı, Genel Başkanımız Vedat BÖKE, HAK-İŞ Genel Sekreteri Eda Akbulut, HAK-İŞ Genel Sekreter Yardımcısı Hamdi Abdullah Koçoğlu, HAK-İŞ Akademisi Başkanı Prof. Dr. Cengiz Anık, Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Uğur Akkoç, Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Öğretim Üyesi Dr. Cavit Demiral, Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari İlimler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Mustafa Yıldıran, Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın genel başkan ve yardımcıları, akademisyenler ve basın mensupları katıldı. HAK-İŞ Genel Başkanımız Arslan, HAK-İŞ Akademi tarafından yapılan ilk çalışma olan raporun, Türkiye'de mevcut gelir ve servet dağılımının ortaya konulması, oluşturulan milli gelirden değişik toplumsal grupların hakkettiği payı almalarına yönelik, adil ve hakkaniyetli bir vergi sistemi ile sosyal politikaların ortaya konulması amacıyla dört farklı üniversiteden akademisyenlerin altı aylık çalışmayla hazırladığını belirtti.  
Devamını Okuyun
Ok Ok
Oleyis Sendikası'ndan Kamu İşçilerinin Haklı Talebi #RefahPayı İçin Çağrı

Oleyis Sendikası'ndan Kamu İşçilerinin Haklı Talebi #RefahPayı İçin Çağrı

Oleyis Sendikası'ndan Kamu İşçilerinin Haklı Talebi #RefahPayı İçin Çağrı Oleyis Sendikası olarak, fedakarlıkla çalışan kamu işçilerinin daha iyi bir gelecek hak ettiklerine inanıyor ve bu doğrultuda #RefahPayı talebinde bulunuyoruz. Toplumsal adalet ve ekonomik denge için, kamu sektöründeki emekçilere adil bir pay verilmesi elzemdir. Kamu işçileri, ülkemizin temel ayaklarından biridir ve onların refahı, genel toplumsal refahımızı belirleyen bir faktördür. Bu talep, sadece bir maaş artışı değil, aynı zamanda emeğin değerini tam anlamıyla yansıtan bir adalet talebidir. Sendikamız, kamu işçilerinin ekonomik zorluklarla başa çıkabilmeleri için bu talebin önemli bir adım olduğuna inanmaktadır. Biz, adaletin sağlanması ve emekçilerin hak ettikleri değeri alması için kararlılıkla mücadele ediyoruz. Kamuoyunu bilinçlendirmek ve destek almak amacıyla bu çağrımızı duyuruyor, kamu işçilerinin haklı taleplerinin karşılanması için yetkililere sesleniyoruz. #RefahPayı, sadece bir talep değil, aynı zamanda adil bir toplumun temelini oluşturan bir adalet talebidir. Oleyis Sendikası olarak, kamu işçilerinin refahını savunmaya devam edeceğiz, çünkü onlar hak ettikleri değeri almalıdır.. --- OLEYİS BASIN BİRİMİ
Devamını Okuyun
Ok Ok
VERGİDE ADALET

VERGİDE ADALET

VERGİDE ADALET Oleyis Sendikası olarak kamu işçilerinin vergi adaleti konusundaki çağrımızı bir kez daha yineliyoruz. Kamu işçileri, ülkemizin çeşitli sektörlerinde, en temel hizmetleri sunarak, toplumun sağlığını, güvenliğini ve eğitimini sağlamak için çaba harcayan unsurlardır. Ancak, vergi sistemi içerisinde yaşanan adaletsizlikler, bu fedakar emekçi kesimin omuzlarına ağır bir yük bindirmektedir. Kamu işçileri olarak üstlendiğimiz sorumlulukların farkındayız ve bu sorumluluğun bir parçası olarak adil bir vergi sistemi talep ediyoruz. Mevcut durumda, vergi oranlarındaki dengesizlikler ve gelir dağılımındaki adaletsizlikler, özellikle düşük ve orta gelir gruplarındaki kamu işçilerini olumsuz etkilemektedir. Bizler, vergi sisteminin, emekçilerin gelir düzeyine uygun şekilde düzenlenmesini talep ediyoruz. Bu kapsamda, gelir vergisi dilimlerinin gözden geçirilmesi, düşük gelir gruplarına yönelik vergi avantajlarının artırılması ve vergi muafiyet sınırlarının revize edilmesi gereklidir. Kamu işçileri, özverili çalışmalarının karşılığında yüksek vergi oranları ile karşılaşmamalıdır. Vergi sisteminde yapılacak adil düzenlemeler, sadece kamu işçilerinin değil, bütün toplumun refahına katkı sağlayacaktır. Bu nedenle, Oleyis Sendikası olarak, kamu işçilerinin vergi adaleti taleplerini dile getirirken, Birlikte, adil bir vergi sistemi için mücadele ederek, toplumun her kesimine adil bir gelecek sağlamak amacındayız. Sesimize kulak verin, destek olun. Adaletli bir vergi sistemi, daha güçlü ve eşit bir Türkiye için ilk adımdır. #VergideAdalet OLEYİS SENDİKASI
Devamını Okuyun
Ok Ok
Youtube

Kanalımızdan Videolarımızı İnceleyebilirisiniz

@turkiyeoleyis
Web Tasarım | Eskişehir Web Tasarım